Şirket İşlemleri

Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması

Yeni Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat ve Deliller” başlığını taşıyan 4. Kısmının ikinci bölümünde “Belge ve Senetler”le ilgili hükümler yer almaktadır. (Madde:199-224) Hukuki tanımlamadan da anlaşılacağı üzere “Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları” belgedir. (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu Md. 199) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222’nci maddesinin başlığı “Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil Olması”dır. Buna göre “Mahkeme, davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
Ticari defterle ilgili düzenlemeler 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’nun “Ticari İşletme” başlıklı birinci kitabının beşinci kısmında yer almaktadır. (Madde:64-88)
Gerçekte “Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle malvarlığı durumunu, Türkiye Muhasebe Standartlarına” ve bu kanunu uygun olarak açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Bu bağlamda defterler üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulacaktır. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişimi defterlerden izlenebilmelidir.
Ticari defterler, açılış ve kapanışlarında noter tarafından onaylanacaktır. Kapanış onayları, izleyen faaliyet döneminin altıncı ayının sonuna kadar yapılır. Şirketlerin kuruluşunda defterlerin açılışı ticaret sicili müdürleri tarafından onaylanabilir. Açılış onayının noter tarafından yapıldığı hallerde noter, ticaret sicili tasdiknamesini aramak zorundadır. Türkiye Muhasebe Standartları’na göre elektronik ortamda veya dosyalama suretiyle tutulan defterlerin açılış ve kapanış onaylarının şekli ve esasları ile bu defterlerin nasıl tutulacağı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nca (Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nca) yayınlanacak bir tebliğ ile belirlenecektir. (YTTK Md:64/3)
Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (YHMK. Md:222/2)
Yukarıda belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. (YHMK: 222/3)
Kanunu düzenleme gereği olarak “Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. (YHMK. Md: 222 / 4)
Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. (YHMK. Md:222/5)
Halen yürürlükte bulunan 6172 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Ticari Defterlerin İspat Kuvveti” ile ilgili hükümleri (Madde:83-86)
1 Temmuz 2012’ye kadar geçerlidir. Ancak Yeni Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe giriş tarihi ise 1 Ekim 2011 olduğundan her iki kanunda yer alan konuya ilişkin hükümler
1 Temmuz 2011 tarihine kadar müştereken uygulanacaktır. Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında 6103 Sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden önce açılan ve görülmekte olan davalarda 6762 sayılı Kanunun 82 ila 86 maddeleri uygulanacaktır. Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten sonra olsa bile 11 Ocak 2011 ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 158’inci maddesinde öngörülen ek süre içinde açılacak davalarda da bu hüküm uygulanacaktır.
6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 158’inci maddesi gereği olarak “Dava veya def’i; mahkemenin yetkili veya görevli olmaması ya da düzeltilebilecek bir yanlışlık yapılması yahut vaktinden önce açılmış olması nedeniyle reddedilmiş olup da, o arada zaman aşımı veya hak düşürücü süre olmuşsa, alacaklı altmış günlük ek süre içinde haklarını” kullanabilmektedir.

VEYSİ SEVİĞ / İTO GAZETESİ/ 06.12.2011

Paylaşabilirsiniz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir