SGK İşveren Rehberi

Mali tatil

5604 sayılı Mali Tatil İhdas Edilmesi Hakkındaki Kanun uyarınca 01.07.2007 tarihinden itibaren her yıl Temmuz ayının birinden yirmisine kadar(yirmisi dahil olmak üzere)mali tatil uygulanmaktadır. Haziran ayının son gününün tatil olması durumunda mali tatil temmuz ayının ilk işgününü takip eden günden itibaren başlayacaktır. Dolayısıyla bu kanunda belirtilen bir takım yükümlülüklerin son gününün mali tatile rastlaması halinde mali tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılmaktadır.

Bu itibarla 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda belirtilen işveren ve sigortalı yükümlülüklerinden olup bir temmuz ile yirmi temmuz arasında yapılması gereken iş kazası ve meslek hastalığı bildirimleri dışında kalan tüm beyan, bildirim ve ödemeler yirmi temmuzdan itibaren yedi gün içinde yapılırsa süresinde yapılmış olacaktır.

Örneğin ilimizde faaliyet gösteren X Ltd. Şti.’nin 2011 yılı Haziran ayına ait aylık prim ve hizmet belgesinin en geç 23.07.2011 tarihinde verilmesi gerekmekte iken bu tarihin mali tatil süresinin sona erdiği günü izleyen yani 20.07.2011 tarihini izleyen yedi gün içinde yer alması nedeniyle bu aya ait aylık prim ve hizmet belgesinin en geç mali tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedinci günün sonu olan 27.07.2011(dahil) tarihine kadar vermesi halinde bu belge yasal süresi içinde verilmiş sayılacak ve herhangi bir idari para cezası uygulanmayacaktır.

Yine yasal verilme süresinin son günü 21-27 Temmuz arasında olan sigortalı işe giriş bildirgelerinin de 01-20 Temmuz arasında sona eren iş ve işlemlerde olduğu gibi mali tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedi gün daha uzamış sayılmaktadır. Yani bir temmuz ile yirmi temmuz arasında işe alınan sigortalıların sigortalı işe giriş bildirgeleri gibi 21.07.2011-27.07.2011 tarihleri arasında işe girenlerin sigortalı işe giriş bildirgeleri de 27.07.2011 tarihinde Kuruma verilirse idari para cezası uygulanmamaktadır.

ASGARİ ÜCRET ARTTI
4857 sayılı İş Kanununun 39. maddesine göre Asgari Ücret Tespit Komisyonu asgari ücreti 16 yaşından büyükler için 01.07.2011-31.12.2011 dönemi içinse brüt 837 TL olarak belirlemişti. 01.07.2011 tarihi itibariyle bu hüküm yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 82. maddesine göre, alınacak prim ve verilecek ödeneklerin hesabına esas tutulan günlük kazancın alt sınırı, asgari ücretin otuzda biri, üst sınırı ise günlük kazanç alt sınırının 6,5 katıdır. Dolayısıyla 01.07.2011 tarihinden sonra uygulayacağımız sigorta primine esas kazançların alt ve üst sınırı aşağıdaki tablodaki gibi olacaktır.

                                                       01.07.2011-31.12.2011
                                                   Günlük(TL)                Aylık(TL)
Alt sınır(Taban)                                27,90                       837,00
Üst sınır(Tavan)                               181,35                      5.440,50

01.07.2011 tarihinden itibaren işverenlerimiz aylık en az 837 TL üzerinden sigorta primine esas kazanç bildirimi yapacaklardır. Yine 4/b sigortalılarımızın da yani eski adıyla Bağ-Kur sigortalılarımızın da ödeyeceği en az prim tutarı 837 TL üzerinden hesaplanacaktır. Aynı zamanda Kurumumuzca uygulanan idari para cezaları da asgari ücrete endeksli olduğundan bu tarihten sonraki idari para cezası uygulanmasını gerektirir bir fiil işlenirse idari para cezaları da 837 TL üzerinden hesaplanacaktır.

AVUÇ İÇİ İZİ DAMAR TANIMA SİSTEMİ
Bilindiği üzere Sosyal Güvenlik Kurumlarının bileşmesi ile sosyal güvenlik sistemimiz büyük bir değişim ve dönüşüm içerisine girmiş ve bu süreçte vatandaş odaklı hizmet anlayışı çerçevesinde sağlık hizmetlerinde devrim yapılarak sağlık hizmetine erişim çok kolay ve en az maliyetli bir hale getirilmiştir. Şuan sigortalı, emekli ve bunların geçindirmekle yükümlü oldukları yani hak sahibi dediğimiz eş, çocuk, ana ve babaları istedikleri özel, kamu ve üniversite hastanelerine gidip T.C. kimlik numaraları üzerinden sağlık hizmeti alabilmektedirler.

Sağlık hizmetlerine bu denli kolay erişim T.C. kimlik numaraları üzerinden yapılan yolsuzlukları da beraberinde getirmiştir. Tabiki bu kadar kolay sağlık hizmeti sunabilmenin bir takım maliyetleri vardır. Kurumumuzun en büyük gider kalemlerinden olan tedavi ve ilaç giderleri sürekli yükselmektedir. Tam bu noktada Kurum Başkanlığımız bu yükselişe dur diyecek yeni bir sistemi hayata geçirmek için çalışmalarını süratle sürdürmektedir. Deneme sürecinde olan ‘avuç içi izi damar tanıma’ sistemi ile 01.01.2012 tarihinden itibaren tüm hastane ve sağlık birimlerine giden vatandaşlar sağlık hizmetlerinden yararlanabilmek için kimliklerini kanıtlamak zorunda olacaklardır.

Kurumumuzun yürüttüğü çalışmaya göre uygulamanın tüm illerde 2012 yılında zorunlu olarak başlanması düşünülmektedir. T.C. kimlik numarası ile birlikte zorunlu tutulacak uygulamaya göre sağlık hizmet sunucusu dediğimiz tüm hastane ve sağlık birimlerine gelen sosyal güvenlik kapsamındaki kişiler, kendilerini “avuç içi izi damar tanıma” sistemiyle tanıtmak zorunda olacaklar. Vatandaş burada kurulacak özel cihazlara avuç içini okutacak, vatandaşın avuç içi damar yapısı üzerinden kişiye özel algoritması çıkarılacak ve bu “biyolojik şifre” Kurumumuzun kayıtlarına alınacaktır.

Bu sistemin gerekliliği son yıllarda artan süistimallerdir. T.C. kimlik numarası uygulamasına geçilmeden önce sağlık karneleri ile hastanelere gidilmekteydi. Bu dönemde de usulsüz işlemler olabiliyordu. Örneğin başkasının sağlık karnesi ile tedavi olma, başkasının sağlık karnesine ilaç yazdırma, hiç tedavi olmadan karneye ilaç yazılması gibi yolsuzluklar vardı. Sigortalılarımızın işlemlerini kolaylaştırmak için sağlık karnesi kaldırılarak T.C. kimlik numarası üzerinden hastanelere ve eczanelere gidilerek hizmet alınması sağlandı. Bunu kötü niyetli olarak kullanan bazı sağlık tesisleri ve eczaneler hiç hastaneye gitmediği halde gitmiş gibi işlem yaparak Sosyal Güvenlik Kurumundan haksız kazanç elde etmeye başladılar.

Bu olaylar arttıkça Kurum Başkanlığımızın da yeni bir takım tedbirler alması gereği hasıl olmuştur. Hayata geçirilecek olan bu sistem ile avuç içindeki damarların bir özelliğinden yararlanarak kişiye ait bir algoritma çıkarılmaktadır. Sistem kişinin avuç içini kaydetmemektedir. Kişiye ait bir tür şifre çıkartmaktadır. Kişinin damar yapısından çıkarılan bu manyetik şifrenin bir başka insanla örtüşmesi mümkün olmamaktadır. İlk yapılan kayıtta o kişinin adı, soyadı ve diğer kimlik bilgileri sisteme girilerek bu şifrenin kime ait olduğuna dair tanımlama yapılmakta ve bu bilgiler Kurumumuzun veri tabanında toplanacaktır.
Köşemde bulunan e-mail adresim aracılığı ile bana sosyal güvenlikle ilgili soru(ne zaman emekli olurum, askerlik ve doğum borçlanması, yurt dışı hizmet borçlanması, hizmet birleştirme v.s.)ve sorunlarınızı iletebilirsiniz. Bu sorularınızı izleyen haftalardaki yazılarımda cevaplayacağım.

Herkesin sosyal güvenliğinin olduğu bir dünya dileği ile……

                                                           Ahmet YETİM/4.7.2011/Telgraf

Paylaşabilirsiniz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir