SGK Emeklilik

Ölüm Aylığı Koşulları ve Yüksek Emekli Aylığı-2

Önceki yazımızda 1994 yılında vefat eden babası adına, ellerinde sadece bir sigorta sicil numarası bulunan okurumuz Bilal Ceylan’ın, askerlik borçlanması yapmak suretiyle annesine ölüm aylığı bağlatıp bağlatamayacağını incelemeye başlamıştık. Nitekim ölüm aylığı bağlanması konusunda 1 Ekim 2008 öncesi mevzuatı ve uygulamasını etraflıca değerlendirmiştik. Bu gün sosyal güvenlik reformu sonrası mevzuat ve uygulamayı açıklayıp okurumuzun sorusunun cevabını vermiş olacağız.

STATÜ FARKLILIĞI
Sosyal güvenlikte statü farklılıklarını, üstelik kazanılmış hakları da koruyacak şekilde gidermek için gerçekleştirilen sosyal güvenlik reformu, bunu bazı noktalarda gerçekleştiremedi. Üstelik tam tersine yeni statü farklılıklarına yol açtığı gibi bazı konularda şartları daha da zorlaştırdı. İşte 4/a sigortalısı dediğimiz eski SSK’lılarda, ölüm aylığı bağlanmasına ilişkin koşullar bunun en güzel örneğini oluşturuyor. Önceki yazımızda açıkladığımız üzere eski SSK’lıların hak sahipleri, en az beş yıllık sigortalılık süresi ve toplam 900 gün prim ödeme koşuluyla ölüm aylığı bağlanabilir duruma gelmişlerdi. Oysa 5510 Sayılı Kanun ile bu sigortalılar için ölüm aylığının bağlanmasında yine beş yıllık sigortalılık süresi ve 900 gün yeterli olmakta. Fakat bu 900 günlük prim ödeme gün sayısının normal çalışma ya da isteğe bağlı prim ödeyerek kazanılması gerekiyor. Önceden olduğu gibi herhangi bir borçlanma yöntemiyle kazanılan gün sayıları, ölüm aylığı için gereken 900 günlük hesabın dışında tutuluyor.

UYGULAMA TARİHİ

Bu noktada kanunun yeni hükmünün hangi tarihten itibaren uygulanacağı sorunu gündeme geldi. Çünkü yeni düzenleme önceden var olan bir hakkın kullanılmasını kısıtlayıcı hüküm içeriyordu. Uygulamada bu sorunu çözmek için, sigortalının ölüm tarihi esas alındı. Dolayısıyla 1 Ekim 2008 tarihinden önce ölen sigortalılar için eski hükümlerin uygulanması mümkün olacaktı. Fakat sigortalının ölümü bu tarihten sonra gerçekleşmişse, ölüm aylığı için gereken 900 günün hesabına her türlü borçlanma primlerinin dahil edilmesi mümkün olmayacaktı. Hatta borçlanmanın sigortalı tarafından sağlığında gerçekleştirilmiş olması dahi yeterli değildi. Uygulamada bir tereddüt de sigortalının 1 Ekim 2008 tarihinden önce vefat etmiş, fakat hak sahipleri askerlik, yurtdışı veya doğum borçlanmasını 1 Ekim 2008 tarihinden sonra yapmışlarsa hangi kanunun uygulanacağı konusunda gerçekleşti. SGK ilk etapta böyle bir durumda yeni kanunun uygulanacağını ve 1 Ekim 2008 tarihinden sonra yapılıp ödenen borçlanma primlerinin ölüm aylığı hesabında dikkate alınamayacağını kabul etti.

BİR AŞAMA DAHA VAR
Nitekim okurumuz Bilal Ceylan’ın mailinde bahsettiği ve İskenderun SGK yetkililerinin kendi aralarında tartışıp sonradan olumsuz cevap vermelerinin sebebi bu olmalı. Oysa 1 Ekim 2008 tarihinden sonra aleyhe verilen yargı kararları, SGK’nın uygulamasını da değiştirdi. Artık yeni kanundan önce vefat eden sigortalılarda en az 900 gün koşulu yeterli oluyor. Bu gün sayısının borçlanma ile edinilmiş olması da mümkü. Nitekim SGK’nın 2011/58 Sayılı Tahsis İşlemleri Genelgesi’nin ölüm sigortasına ilişkin dördüncü bölümünde bu konu anlatıldığı gibi, verilen üç nolu örnek tam okurumuz Bilal Ceylan’ın durumuna uyuyor. Ancak, okurumuz için aşılması gereken bir aşama daha var. Babası adına sadece sigorta numarası mevcut olup, hiç prim ödemesi olmadığı için önce bulabiliyorsa işveren ve SGK’yı, bulamıyorsa da sadece SGK’yı, işe giriş bildirgesi verilen işçi için işverenden bordro istemeyerek hizmet kusuru işlemesinden dolayı dava etmesi gerekiyor. Babasının işe giriş bildirgesi verilen işyerinde, en azından bir gün (bildirgede yazılan işe başlama tarihinde) çalıştığına dair hizmet tespit kararı alması şart. Askerlik borçlanmasını ancak bu kararın kesinleşmesinden sonra yapabilir.

Yüksek emekli aylığı
Okurumuz Rahmi Korkmaz, bize hizmet cetvelini de göndererek, emeklilik için gününü doldurduğunu ve işten ayrılarak yaşını beklemesi halinde emekli aylığının düşüp düşmeyeceğini sormuş. Okurumuzun hizmet cetvelinden prim ödenen kazanç seviyesinin ilk başlardan beri asgari ücretten fazla olduğunu görüyoruz. Hatta son dönemlerde bildirilen aylık kazançları, bizim kritik sınır dediğimiz asgari ücretin iki buçuk katını da aşmış durumda. Bu kazanç seviyelerinin sürmesi halinde, prim ödenen her ay, okurumuzun emekli aylığını koruyup biraz da artıracak seviyede. Ancak karar kendisinin. Sağlık sorunları ve emekliliğe kadar geçimini temin imkanlarını kendisi düşünecek. Bir de boşta kalınan dönemde genel sağlık sigortalılık durumunu dikkate almak zorunda.

Kaynak:CELAL KAPAN / YENİ ASIR G./28.05.2013

Paylaşabilirsiniz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir