İşçi Alacak ve Tazminatları Memur Rehberi

Memur olarak çalışıp işçi gibi ikramiye almak

Türkiye yeni bir uygulamayla daha tanıştı. Memur gibi çalışıp, işçi gibi ikramiye almak. Benzer bir durumu 5510 Sayılı Kanun yürürülüğe girdiğinde de yaşamıştık. İşçi gibi çalışıp, işveren gibi emekli olmak. Gerçi sonradan hatanın bir bölümünden dönüldü. Kanun yurtdışında iş alan Türk işverenlere, çalışmak üzere götürdükleri işçiler için sadece kısa vadeli sigorta kollarına göre prim yatırmayı zorunlu kıldı. Bu işçiler, seçimlik olarak, isteğe bağlı sigortaya müracaat edip uzun vadeli sigorta kolları primlerini de ödeyebileceklerdi. Fakat ortada bir başka sorun daha vardı. İsteğe bağlı sigortalılığın statüsü değişip, 4/b statüsüne alınmıştı. Dolayısıyla yurtdışında işçi olarak çalışıp, isteğe bağlı sigorta primi ödeyenlerin dikkat etmesi gerekiyordu.

ZARAR EDENLER

Çünkü isteğe bağlı sigorta primi ödenen süre üç buçuk yılı aşınca, emeklilik koşulları da 4/b statüsüne geçmiş oluyordu. Bu mağduriyet 6111 Sayılı Torba Kanun’un 24. maddesiyle kısmen de olsa giderildi. Ancak 1 Ekim 2008 tarihinden, Torba Kanun’un yürürlüğe girdiği 25 Şubat 2011 tarihine kadarki süreye ilişkin ödenen isteğe bağlı primler 4/b statüsünden kabul edilecek. Okurlarımızdan gelen mailler, bir de bu uygulamadan bütünüyle zarar edenler olduğunu gösteriyor. 5510 Sayılı Kanun yürürlüğe girdiğinde emekliliğine dört- beş yıl kalanlar içerisinde, korkup isteğe bağlı sigortalı olmayanlar çıkmış. Bunlar yurtdışında çalıştıkları süre içinde, eşe dosta rica ederek menfaatsiz ya da bu işten haksız çıkar elde eden kişiler aracılığıyla menfaat karşılığı Türkiye’de kendilerini sigortalı göstermişler. Fakat ihbar veya şikayet yoluyla SGK tarafından yapılan denetimlerde, bu gerçek dışı bildirimlerden bazıları iptal edilmiş. Dolayısıyla 4/b statüsüne sayılmasından korkulan süreler tümüyle sigortasız hale gelmiş.

BİR DE TERSİ VAR

İşçi gibi çalışıp işveren gibi emekliliğe bir başka örnek de yurtdışı borçlanmalarında yaşanıyor. Yurtdışında işçi olarak çalıştığı halde, borçlanma müracaatı yaptığı tarihte 4/a statüsünden sigortalılığı olmayanların yaptıkları borçlanmalar 4/b statüsünden, işveren primi gibi sayılıyor. Bu nedenle yurtdışında işçi olarak çalıştıkları süreyi borçlanmak isteyenler, Türkiye’de bir işyerinde gerçekten çalışmasalar dahi kendilerini sigortalı göstertmek zorunda kalıyorlar. Neyse ki, SGK artık bu durumda olanların sigortalı bildirimlerini soruşturmaktan vazgeçmiş. Bir de bunların tersi var. İşveren gibi çalışıp, işçi gibi sigortalı ve emekli olmak. Bu da 6111 Sayılı Torba Kanun’un çalışma hayatına kazandırdığı bir başka ilginçlik. Kendi adınıza faaliyet gösteren bir işyeriniz var. Bu faaliyetiniz nedeniyle 4/b sigortalısı olmanız gerekiyor. Fakat aynı anda bir başka işyerinde hizmet akdiyle çalışmaya başladığınızda, 4/a statüsünden sigortalı oluyorsunuz. Nitekim bunu tercih edenler de çok. Örneğin Anadolu’da bir şehirimizin otogarında, karşılıklı iki yazıhane sahibi anlaşmışlar. Birbirlerinin işyerlerinde işçi olarak çalışmaya başlamış ve 4/b statüsünden değil de, daha uygun koşullarda emekli olma ve daha fazla emekli maaşı alma imkanı veren 4/a statüsünden sigortalı olmaya karar vermişler.

EMEKLİ İKRAMİYESİ

Benzer bir ilginçlik de 26 Ocak 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6270 Sayılı Kanun’la başladı. Memur gibi çalışılan süre karşılığında, işçilerin tabii olduğu tazminat koşullarına göre emekli ikramiyesi alma hakkı getirildi. Uygulama kimleri kapsıyor? Hizmetlerinin tamamı 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanunu’na tabi olarak veya 5510 Sayılı Kanun’un 4/c statüsünden geçmeyenleri ilgilendiren bir konu. Kısacası bir dönem memurluk yaparak ayrılmış ve sonradan SSK’lı veya Bağ-Kur’lu olmuş, 5510 Sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra da 4/a veya 4/b statüsünden çalışmaları olanları kapsayan bir uygulama. Üstelik emekliliği sadece SSK veya Bağ-Kur’dan olanları ilgilendirmiyor. Emekliliğiniz 5434 Sayılı Kanun veya 5510 Sayılı Kanun’un 4/c statüsünden olsa dahi, bu kapsama girmektesiniz. İkramiye alabilmeniz için memuriyetinizin 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesinde belirtilen ve kıdem tazminatını almaya hak kazandıracak şekilde sona ermiş olması gerekiyor. Biz de bir sonraki yazıda 1475 Sayılı İş Kanunu’na göre işçinin kıdem tazminatı almaya hak kazandığı durumları ve bunların memurlara uygulanabilmesi koşullarını örnekleriyle değerlendireceğiz.

CELAL KAPAN / YENİ ASIR G./ 14.02.2012

Paylaşabilirsiniz